Aristoteles’in Poetica adlı eserinden alınmış bir kelime olan katarsis, bu eserde trajedinin seyirci üzerinde etkisini anlatmak için kullanılmıştır. Günümüzde “arınma” anlamında kullanılmaktadır. Psikoloji literatüründe ise dar anlamıyla duygusal boşalım anını ifade etmektedir.
Katarsis kavramını kuru kuruya duygusal boşalım şeklinde ifade etmek, aslında pek doğru olmayacaktır. Şöyle ki her katarsis, bir duygusal boşalım içerir ancak her duygusal boşalım, bir katarsisin sonucu oluşmuştur diyemeyiz. Günlük hayatımızda çok kez “İçimdeki tüm öfkeyi kustum, rahatladım.” ya da “Bağıra bağıra ağladım ama iyi geldi.” gibi cümlelerle karşılaşırız. Bunlar, birer duygusal boşalım örneğidir. Katarsis ise uzmanlık isteyen bir süreç sonunda gerçekleşir. Psikoterapi oturumları dışında katarsis durumundan bahsetmek mantıklı değildir. Bir danışma oturumunda psikolojik danışmanın uygun zamanı kollayarak ve uygun tepkileri vererek danışanını duygusal olarak açmasıyla gerçekleşir. Aktarım söz konusudur. Danışan, yoğun duygularını, aslında ifade etmek istediği kişinin yerine koyarak psikolojik danışmana aktarır. İşte bu aktarım sonunda meydana gelen duygusal boşalım anına katarsis denir.
Katarsis kavramı, çok farklı bir kavram olmasına rağmen sırf birbirine yakın telaffuzları olduğu için kateksis kavramı ile karışabilmektedir. İkisinin farklı kavramlar olduğunu görmek için “Kateksis Nedir?” başlıklı gönderiyi okuyabilirsiniz.